0
Uzun dönem askerlik süresinin 12 ay olarak kısaltılması bazı kesimlerde, özellikle askerlik yapan gençler arasında, büyük bir sevinç ile karşılandı.

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş daha ileri giderek “6 ay biraz daha revize edilebilir bir hale gelebilir belki. Bilgiye dayanarak değil, niyet olarak aklımdan geçeni söylüyorum. Yani 4 ay da olabilir” dedi.

AB Bakanı Egemen Bağış, “Huzurlu ortam olduğu sürece, uzun vadede zorunlu askerliğin tamamen kalkması da düşünülebilir” diyerek Elitaş'ın aklından geçenin bile ötesine geçti.

Eşgüdümlü olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yedek subaylık görevinin de kaldırılabileceği konuşulmaya başlandı.

Gönül isterdi ki dünyadaki tüm silahlar imha edilsin, ordular kaldırılsın.

Ama emperyalist güçlerin saldırgan tutumlarından geçmedikleri sürece, devletlerin egemenliklerini korumalarını sağlayabilecek ve dış saldırılara karşı mücadele edebilecek güçlü ve bağımsız bir orduya gereksinimleri vardır.

Durum böyleyken, AKP hükümetinin Türk ordusunu bir takım operasyonlarla ve değişikliklerle zayıflatması, hatta zorunlu askerliğe dayalı kitlesel ordunun konumunu bile tartışmaya açması, Türk devletinin emperyalizme teslimiyet anlamına gelmektedir.

AKP hükümetinin tek amacı T.C'yi emperyalist güçlerin önüne yem olarak atarak, şeriata dayalı bir devlet kurmaktır.

Şeriat devleti nasıl kurulur?

Alevi tasfiyesi ile...

Gerçi Alevilerin bir kesimi kendilerini demokratik, laik hukuk devletinin, Cumhuriyet’in teminatı olarak görmüyor. Ama Büyük Ortadoğu Projesi esnasında Ilımlı İslam Rejimi kurmak isteyenler Alevileri sinsi planlarının önündeki en büyük engel olarak görmektedir.

Ergenekon operasyonuyla ordu içindeki yönetici Aleviler tasfiye edilmiştir, edilmek istenmektedir.

Ergenekon komplosu sayesinde TSK'nden tasfiye edilen Aleviler gibi, Kahramanmaraş, Çorum katliamlarından sonra 12 Eylül döneminde de Aleviler polis teşkilatından ve istihbarat birimlerinden tasfiye edilmiştir.

Bunun sonucunu Aleviler Sivas’ta, Sivas’tan sonra Gazi’de polisin gözü önünde katledilerek yaşamıştır.

Zira; Alevilerin bu kurumlardan tasfiyesinden sonra faşizan ideolojiyle yetiştirilen polis, toplumsal olaylara hakimiyetini kaybetmiş, hatta olaylara taraf olarak toplumu daha fazla kışkırtarak bir yandan da yeni provokasyon ortamı yaratmıştır.

Askerlik zorunlu olduğu sürece, ordu Türk halkının ordusu, yani Türkün, Kürtün, Sünni'nin, Alevinin, Anadolu topraklarında yaşayan tüm vatandaşların, ordusu olmaya devam edecektir. AKP hükümeti orduyu Gezi Direnişi’nde bu nedenle görevlendirememiştir. Halkın ordusunu halka karşı kullanamamıştır. 

Ama tamamen gönüllülerden oluşan profesyonel bir orduya geçildiğinde, polis teşkilatlarında olduğu gibi, devlet orduya alınan personeli ideolojik kriterlere göre seçerek ve islamo-faşist ideolojiyle yetiştirerek, Alevilerden arındırılmış bir şeriat ordusu haline getirecektir. O zaman o asker halka karşı da savaşacaktır.

AKP işte bu nedenle zorunlu askerliğe dayalı kitlesel ordunun yerine tamamen gönüllülerden oluşan profesyonel bir ordu kurmak için zemin hazırlamaktadır.

Ayrıca; böyle bir ordunun Millet Meclisi’nin onayı olmadan emperyalist devletlere kiralanma imkanı da doğacaktır.

Atilla Coşkun

Yorum Gönder

 
Top