0
Bugünkü yazımızın başlığını bir kısaltma olarak seçtik. Genellikle Batı’da özellikle de ABD’de tercih edilen bir yöntemdir. Biz neden seçtik. Çünkü, bizde de her şey oraya benzetiliyor veya oradan yönlendiriyor. Bu açıklamadan sonra açılımı (bizimki siyasi değil) verelim. ETNİK EĞİTİM BAKANLIĞI

            Nereden nereye. Milli olan eğitimden, etnikliğe kayan bir eğitim anlayışı. Derseniz ki etniklik değil. Kabul etmek gerekir ki o zaman soysuz eğitime bir yöneliş olmalı.

            2011 yılında bizzat hükümetin başı sayın başbakan, ana dilde eğitimin özel okullarda dahi söz konusu olamayacağını söylemişti. 30 Eylül 2013 de yine bizzat sayın başbakan tarafından açıklanan pakette bu sözler yalanlandı ve ana dilde eğitim serbest bırakıldı. Hangisi yanlış? İkisinden biri mutlaka yanlış. Herkes kendine göre yanlışı biliyor mutlaka.

            Yine paket içinde yer alan başlıklardan birisi de ilkokullarda okunan “Öğrenci Andı”nın kaldırılmasıydı. Merak edilen konu bu konuda kim neden rahatsızlık duymakta? Bu rahatsızlığı kim, nasıl, ne zaman tespit etmiş? Kimlerle paylaşmış? Bu soruların elle tutulur bir cevabı olsaydı mutlaka operasyonu yapanlar bunları başları göğe erercesine bizlerle paylaşırlardı.

            Biraz düşünen ve gündeme ilgi duyanlar için en şaşırtıcı nokta belki de Etnik Eğitim Bakanlığı’nın konu Türk Milleti’ni etnik parçalar haline getirmek olunca gösterdiği uyum becerisi olsa gerek. Yönetmelik hemen düzenleniyor ve kısa sürede Öğrenci Andı yasaklanıyor.

            Konu okullarla sınırlı olsa kolay; statlar, meydanlar ne olacak? Diyorduk ki stadyumlarda ardı ardına olaylar çıkmaya/çıkarılmaya başladı. Ortak nokta ise muhalif görünen tribünlerin ele alınmış olması.

            Etnik Eğitim Bakanlığı yetkililerine ve piyanist beye her işin önünü alacak bir tavsiyemiz olacak. Bu hususta gösterecekleri gayret onları demokrasi kahramanı haline getirecektir. Okullarımızda hala hafta başı ve sonlarında, resmi tatil başlangıç ve bitişlerinde İstiklal Marşı okunmakta. Ve bilindiği gibi bu marşta da “ırk” vurgusu yapılmakta. Tez elden İstiklal Marşı okullarda yasaklanarak genç dimağların zehirlenmesi önlenmelidir. adalet bakanlığı devreye girerek olayın bir numaralı sorumlusu olan Mehmet Akif hakkında bölücülük ve ırkçılık suçlarından dava açmalıdır. Başka türlü demokrasiyi zerrelerimize kadar sindirmek mümkün olmayacaktır.

            Bu arada Ankara’da bir bürokrat cinlik yaparak sorumluluk bölgesinde Türk Bayrağı’nın kullanım alanını kısıtlamaya kalkmış. Buna da ilgili yönetmeliği dayanak yapmış. İyi de beyefendi maiyetinizde çalışan erkek memurlar henüz paketlerle bile kıyafet serbestisi kazanmamış olmalarına rağmen sakallı, kotlu, kravatsız, montlu vb şekillerde yani yönetmeliğe muhalefet ederek mesailerine devam etmekteler. Hadi onlara da soruşturma açında hassasiyetinize inanalım. Yoksa bir cin’lik yaptığınıza inanacağız.

            Gel de Bursa’da Ahmet Vefik Paşa’nın yaşadıklarını hatırlama? Ne diyordu oradaki dede? “Haşa huzurdan ben Türküm beyim.” Her halde her şeyi sil baştan yapmak gerekecek.

Ali Mert Kutlu

Yorum Gönder

 
Top